Öykü PenceresiTahsin Timurboğa

Sizi Hiç Bu Kadar Yakından Görmedimdi – Tahsin Timurboğa

Gözlerimi açıyorum, ama her yer hâlâ bulanık. Sanki yarı uykulu bir rüyanın içinden süzülüyormuş gibiyim.

Odanın duvarları gerçekten gri mi, yoksa ben mi öyle algılıyorum, emin değilim. Başımı kaldırıyorum, ama bedenim ağır bir yük altında eziliyormuş gibi hissediyorum. Uyanık olduğumu biliyorum, fakat rüyadan tamamen çıkmış da sayılmam.

Tik tak tik tak tik tak…

Saatin tik taklarını duyuyorum. Yatak odamın köşesinde asılı duran, pek de hoşlanmadığım kırık saat… Zamanın hareketini işitmek, insanın onun geçişini daha derinden hissetmesine neden oluyor. Beni endişelendiren de bu sanırım. Zaman akarken, varlığım sanki bir gölge gibi silikleşiyor.

Pencereden süzülen sabah ışığı, odamın zeminine düşüyor. Zeminde birkaç tahtakurusu sağa sola kaçışıyor. Bu böcekler bir işaret mi? Beni çağırıyorlar mı, yoksa sadece…

Tik tak tik tak tik tak…

Gece gördüğüm düşün içine çekiliyorum: Sonsuz bir koridorda yürüyordum. Kapılar ardı ardına açılıyor, sonra bir anda kapanıyordu. İçlerinde ne olduğunu bilmiyordum ama her kapının ardında bir başka olasılık vardı. Hangisini açmam gerektiğini de bilmiyordum. Belki de hiçbirini açmamak daha iyiydi. Ama o zaman yürümemin bir anlamı kalmazdı.

Ve oradaydı… Onu gördüm. Yüzü net değildi ama varlığını hissettim. Saçları rüzgârda savruluyor, sesi ince bir fısıltı gibi kulaklarıma doluyordu. Kim olduğunu bilmiyordum, ama kalbimde bir boşluğu doldurduğunu fark ettim. Uyandığımda bile sıcaklığı içimdeydi. Gerçek miydi, yoksa yalnızca bilinçaltımın bir oyunu mu? Tam o anda, zihnime bir başka gölge çöktü—babamın gölgesi.

Babamın sesi, gecenin içinden çıkıp sabaha karışan bir yankı gibi içimi dolduruyor. Öfkeli, keskin, kaçınılmaz… Odanın kapısını sertçe açtığı günleri hatırlıyorum. Sertçe kapattığı günleri de. Karanlık gözleri üzerime dikildiğinde, suçlu hissetmem için hiçbir neden olmamasına rağmen içimi sıkıştıran o duygu geri geliyor. Gölgesi, uyanıklıkla uyku arasında bile peşimi bırakmıyor. Varlığı hep bir duvar gibiydi önümde; ne zaman geçmeye çalışsam daha da yükselen, sonunda aşılmaz hale gelen bir duvar…

Tik tak tik tak tik tak…

Ve annem… Babamın öfkesi kadar ağır bir sessizlik taşıyan kadın. Hep düşünceliydi. Odanın bir köşesinde oturur, parmaklarını masanın üzerinde gezdirirken gözleri uzaklara dalardı. Ne düşündüğünü bilmek imkânsızdı; çünkü asla konuşmazdı. Sorular sorduğumda bile cevabı kısa olurdu. Bazen sadece başını sallar, bazen de belli belirsiz bir tebessümle geçiştirirdi. O hep vardı ama aynı zamanda yok gibiydi. Belki de babamın gölgesinden kaçmanın en iyi yolu görünmez olmak olduğuna inanıyordu. Belki de ben de öyle yapmalıydım.

Gözlerimi kısarak dışarı bakıyorum. Geceden kalma sis, bahçeyi sarıyor. Ağaç dalları rüzgârda titrerken, onların arasına saklanmış bir çift parlayan gözle karşılaşıyorum. Karanlığın içinde hareketsiz duran, esrarengiz bir baykuş…Bir anlığına, zaman duruyor. Oda, geceyle iç içe geçiyor. Baykuş başını yavaşça çeviriyor, gözleri derin, dipsiz bir karanlık gibi. Sonra aniden kanatlarını açıyor ve sessizce havalanıyor. Gözleri hâlâ zihnime kazınmış gibi…

Tik tak tik tak tik tak…

Şimdi buradayım. Uyanıklıktan çok uykuya yakın… Geçmişin gölgeleri ile rüyalarımın belirsizliği iç içe geçmiş durumda. İçimde derin bir kayıtsızlık var. Dışarıda bir yaşam olduğunu biliyorum, ama hâlâ uzak, hâlâ ulaşılmaz gibi. Belki de bu ânın içinde kalmalıyım; uyku ile uyanıklık arasında, ne tam burada ne de tam orada… Kimsenin olmadığı, hiçbir şeyin kesin olmadığı o kırılgan çizgide…

Saat bir vuruş daha yapıyor. Bir anlığına dünyaya ait olduğumu sanıyorum. Ama emin değilim. O rüyadakiler gerçekte var mıydı? Yoksa onları yalnızca özlemim mi yaratmıştı? Babamın sesi içimde yankılanırken, eski eşimin yüzü silinirken, annemin sessizliği de beni içine çekiyor. Geçmişin pençesinden gerçekten kurtulabilecek miyim? Yoksa onun içinde kaybolmaya mı mahkûmum?

Tik tak tik tak tik tak tik tak tik tak tik tak…

Bir Cevap Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir